Rehber :
   
Kitap & Kırtasiye
Ant Kitap Kırtasiye
Nokta Kitabevi
Karaoğlu Kırtasiye
Tamamını Göster...
   
    Kullanıcı Adı:   
    Parola:           
                       
02.12.2010
Teknik Direktörümüz Şenol Güneş, basın toplantısı düzenledi.


Teknik Direktörümüz Şenol Güneş, bugün (Çarşamba) Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde basın toplantısı düzenledi.

Önlerinde üç lig maçımız ve bir kupa maçı bulunduğunu hatırlatarak söze başlayan Güneş, “Amacımız bunları kazanmak. Galibiyetlere Bucaspor maçıyla başlamak istiyoruz. Her maç üç puan olduğuna göre Cuma günü önemli ve kritik bir maç oynayacağız. Geçmişe bakarsanız sahasında daha fazla puan kaybeden bir takım olarak bu maçın öne çıktığını ve ciddiye alınacak bir maç olduğunu biliyorum. Bu sezon sahamızda bir mağlubiyet ve bir beraberlik aldık. Bunu gördükçe rahatsız oluyoruz. Ligin kızıştığı bir dönemde Bucaspor karşısında üç puana ihtiyacımız var. Bu maç öncesinde sakatlığı bulunan Ceyhun iyi durumda. Durumunu değerlendireceğiz. Engin biraz daha iyi durumda. Burak cezalı. Uzun süredir sakatlığı olan Glowacki’nin durumu iyi. Son idmanda, uzun top attı. Adalesi gerilince tedirgin oldu. Ciddi sakatlığı yok. O da bu maçta olmayacak” dedi.

Taraftar desteğine ihtiyaç duyduklarını söyleyen Güneş, “Taraftarlarımız özellikle maçın son bölümlerde daha etkili oluyorlar. Oyuna katkı yapıyorlar. Zaman zaman coşkumuzu arttırıyorlar. Ancak maçın başında rakip takım hakkında atılan sloganları doğru bulmuyorum. Sadece kendi takımını destekleyen bir taraftar görmek istiyorum. Aynı duyguyu paylaşan bir taraftar grubuyla birlikte olduğumuzu görmek beni umutlandırıyor. Bunu herkese göstermeliyiz” diye konuştu.

Sonuçlara bağlı kalmak gerektiğini vurgulayan Güneş, “Zoru başardığınız zaman işler kolay görünüyor, kolay olunca basite alınıyor, basite alınınca çok laf üretiliyor. Bunu aşarsak güçlü bir kulüp oluruz. Bir başka boyutu var olayın. Herkesin görev yaptığı bir yerde, herkesin önemli olduğunu söylüyorum ancak daha önemlisi takımdır. Takım ne kadar hedefe yürürse o kadar diğerleri önem kazanır. Önce takım sonra ben diye bakmalıyız. Bunlarda mesafe aldıkça iyi yolda olduğumuzu söylüyorum. Takımdaki herkes iyidir. Övgüler ve eleştiriler normaldir. Olacaktır. Sizin kanalınızla hiçbir ayrımı yapmadığımızı kamuoyuna bildirmek istiyorum. Yarışan ve diğerinden daha iyi olan oynuyor. Zaman zaman oynayıp oynamama, övgü ve yergiyle ilgili olumsuzluklar olabilecektir. Benim nazarımda iyi oynayan bir oyuncu kamuoyunda kötü görünebilir. Bundan oyuncu etkilenir. Oyuncuyu değil takımı sahiplenmek gerek. Takım oyunu oynamak istiyoruz. Bunları başaracak gücümüz var. Bunları yapmak için buradayız. Olmayacak işlerin bize yüklenmesini istemiyorum. Ne olduğumuzu biliyorum. Dıştan yapılan motivasyonların olumlu ya da olumsuz katkılarını değerlendirip böyle devam etmek istiyoruz. Bir yol hikayesindeyiz. Uzun bir yol hikayesi. Kazanılan ve kaybedilen maçlar, eleştiriler ve övgüler olacaktır. Bu yolda herkes önemli. Seyahatte bir kişinin kişiliği ortaya çıkar. Sorunları nasıl çözdüğünüz önemli. Sonsuz bir yolculuktur bu. Bu yolculukta sorunları aşmak için herkese görev düşer. Dikenler de güller de olacaktır bu yolda. Bu yolda başta bana, yönetime ve başkana, herkese görev düşüyor. Bizler görev adamıyız. İşi yürüten oyuncularındır. Başarı onlarındır. Yönlendiren biz, yöneten ve karar organları yönetimlerdir” yorumunu yaptı.

Teknik Direktörümüz Şenol Güneş toplantının geri kalan kısmında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Soru: Son dönemde belli bir başarı var. Güneş, çok değişti kanısı var. 58 yaşındaki Güneş Kore’den sonra mı değişti? Yoksa spor yazarları mı değişti?

Bu zaman zaman yazılıyor. Medya da kendini eleştiriyor. Eleştiriden çok övgüden korkarım. Bunun önüne geçemezsiniz. Gizli bir güçtür bu. Değişim olmadan gelişim olmaz. Yaş ve yaşam bizi değiştiriyor. Eleştirilerde haklılık ve haksızlıklar var. Bunlar doğal. Suçlama değil bu. Toplum olarak kavgacı olmak istiyoruz. Bunları aşmak gerek. Biri benim için “Hiçbir şeyden anlamıyor” diyorsa yanılabilir. Eksiklerim varsa bugün de eleştirsinler. Doğrudan yanayım. Bazen o gün bana daha fazla inananlar, bugün ben haklıydım diyip bugün o gün eleştirenlere saldırabilirler. İş yapanla eleştirenlerin gelişimine bakmak istiyorum. Şahsıma yapılan eleştiriler etkilemiyor.

Soru: Lidersiniz. Size göre şampiyonluk yolundaki rakip kim? Galatasaray’la olan 16 puan fark sürpriz midir?

Sezon başında 18 takım vardı. Lig bitene kadar 17 rakibimiz var. Şampiyonluğa oynayan da kümede kalmaya oynayanın da ne olacağını bilemezsiniz. Şampiyonluğa oynuyorum, kümede kalmak için mücadele etmem diyebilir misiniz? Kafadan kazanılan 15 maç kümede kalmayı garantiler. Sonra ilk 5. Sonra şampiyonluk olursa, gelir. Bu bir yol. İpek yolunu düşünün. Uzak Doğu’ya gitmek istiyorsanız buradan geçmek zorundasınız. Bu yoldaki sıkıntıları aşmak zorundasınız. Acılar çekebilirsiniz. İlk beş için avantajlıyız. Şuan ki durum bu. Buradan aşağıya düşmeyiz. Daha sonra ilk üç için avantaj yakalayacağız. Sonrasına bakacağız. Bana göre bugün en güçlü rakip Bursaspor. İyi bir kadrosu var. Bize kaybetmelerine rağmen iki galibiyetle toparladılar. Kayserispor iyi bir çıkışta. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın da yarışın içine girebileceğini, Galatasaray’ın da toparlanabileceğini düşünüyorum, sıkıntılarına rağmen. Tabi maçlar oynanmadan kimse sonucun ne olacağına karar veremez. Biz aldığımız maçlarla buraya geldik. İki maç kaybetsek aşağı düşerdik. Bursa’da kaybetseydik üçüncü olurduk. Şuan birinciyiz. Bucaspor maçını kazanamazsanız anlattıklarınız herkese hikaye gelir. Böyle bakmak gerek. Real Madrid öndeydi, Barcelona’ya yenildi geride kaldı. Tekrar öne geçebilir. Futbolun güzelliği bu. Herkesin konuşabildiği ortak değer futboldur. Herkesin söyleyecek lafı vardır. Herkes söylediği sözde haklıdır. İkinci soruya gelirsek; Galatasaray zaten kendisini başarısız görüyor. Henüz 14 maç oynandı. Bundan sonra 20 maç var. Bundan sonra ne olacağını dediğim gibi kimse bilemez.

Soru: Teofilo konusunda bir gelişme var mı? Umut tek santrafor kaldı. Forvet konusunda bir arayışınız var mı?

Teofilo iyi bir oyuncu. Oynamasını istiyorduk. Ezber yaptık. Sıkıntıları var kendine göre. Her türlü imkanı sağladık ona. Buradaki oyunculardan daha çok imkan sağladık. Oynamasına rağmen gitmek istemesi sürpriz ve hayal kırıklığı oldu. Hala gelmesini bekliyoruz. Her oyuncu değerlidir ama vazgeçilmez değildir. Özel ve değerli olması camiaya katkısıyla orantılıdır. Kendi hatasından dolayı aramızda yok. Yok diye çaresiz kalmak istemiyoruz. Gelirse ne olur bilmiyorum. Gelmezse diye bakıyoruz. Karar vereceğiz bu konuda. Arayışımız var. Değerlendireceğiz. Önemli bir konu. Mevki olarak sıkıntı yaşayabileceğimiz bir mevki. Jaja ve Burak tipik santrafor değil. Tamamlayıcı olabiliyorlar. Gelişimleri açısından yerlerini değiştirmek iyi değil. Ancak mecbur kalırsak bunu yapacağız.

Soru: Ligin güçlü takımlarının hepsini yendiniz. Bir beraberliğiniz var. Bu ligin kaliteli mi yoksa kalitesiz mi olduğunu gösteriyor?

Bu seminer ve araştırma konusu. Futbolun neresindeyiz. Bugün ne, yarın ne olacak. Üç büyüklerin aldığı sonuçların kötü olması Türk futbolunu batırmaz. 10 yabancı alıp, para dağıtıp, fayda alamazsanız. Türk Futbolu battı diyemezsiniz. Saha, medya, organizasyonların tümüne bakmak gerek. Biz aldığımız tüm galibiyetlerde 3 puan aldık. Eskişehirspor ilk beşe girebilirdi. Sadece yaptığı transferlerin karşılığını alamadı. Aldığımız bu puanlar garanti değil. Sahamızda Manisaspor ve Eskişehirspor’a puanlar verdik. Bu maratonda kayıplar doğaldır. Tek maça bakmayacağız. Havaya girmeyeceğiz. Bir çizgimiz olmalı. Bu çizgiyi kurduğumuzu düşünüyoruz. Daha dikkatli olmak durumundayız. Bu kadar ilgi, beğeni ve sevginin olduğu yerde çizgi dışına çıkmamalıyız. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi yenerek şampiyon olamazsınız.

Soru: Şampiyonluğu seslendirmek takımı nasıl etkiler?

Şampiyonluk sezon bitene kadar herkese yakıştırılıyor. Bunlar gündem olacak. Şampiyon olacağız desek ne olur, olamazsanız ne olur? Trabzonspor’un adının olduğu her yerde şampiyonluk lafı geçebilir. Diğerleri aday olabilir. Henüz ilk yarı bitmedi. Bucaspor, Büyükşehir Belediyespor ve Karabükspor’u yener, ikinci yarıda 10 maç alırsak o zaman belki söyleyebiliriz şampiyon olacağız diye. Bu hafta niye mutlu oldum. Çünkü ilk yarı gol yememize rağmen galibiyeti yakalayabildik. Havai fişeği atarsınız, bir kez aydınlık olur. Biz sürekli aydınlık istiyoruz. Böyle bir yaşam arzuluyoruz. Takım bu yönde güven veriyor. Takım değil sadece. Yönetim, tesisler, medya ve seyirci yani herkes iyi olacak. Bir maçla büyük olamayız. Galatasaray sıralamada geride kaldı diye küçüldü mü, hayır. Sadece sonuçları kötü gidiyor. Şampiyonluk lafını herkes konuşabilir. Ancak benim gündemimde Bucaspor maçı var.

Soru: Milli takımın yapılanmasıyla ilgili bir değerlendirmeniz var mı?

Daha önce de söyledim. Milli Takım hepimizin takımı. Bizler yardımcı oluruz. Bu iletişim ne kadar iyi olursa takım da o kadar iyi olur. İşlemeyen, eksik olan yanlar var. Sadece oyuncu almak yetmiyor. Diyalogu arttırmak gerek. Günlük sonuçlarla başarılı olamazsınız. Kendi oyuncularımızın eksik olduğunu düşünüyorum. Daha iyi olabilirler. Kendinizi yeterli gördüğünüz an düşüş başlar. Hemen kendimizi Barcelona ile kıyaslıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Bucaspor maçında Barcelona gibi oynasam ne olur? Hiçbir şey olmaz. Bunun sürekliliği önemlidir. Uzun vadeli bunu yapabilmek önemli. Oyuncu kendini yeterli görürse biz de zararlı görürüz. Gitmek başarıdır, ama orada kalmak ve katkı sağlamak oyuncunun kendini tamamladığını gösterir. Milli takıma çağrılmayanlar da iyi oyuncular. Bugün bir Arda’dan nasıl kötü diye bahsedebilirsiniz. İyi bir Tuncay tabi ki yeniden Milli Takım’a katılabilir. Bir maça bakmamak gerek. Hazırlık maçıydı o. Daha çok iş var.

Soru: 14. hafta geride kaldı. Hiçbir başkan değişmedi ancak teknik adamlar değişti. Başkanlar mı başarılı, yoksa teknik adamlar mı başarısız?

Bu tuzak bir soru. Başkanlar ekonomik olarak katkı sağlıyorlar. Sportif olarak teknik adamların ön plana çıkması gerek. Teknik adamların değişikliği daha kolay. Oyuncu değiştiremediğinize göre teknik adam değişiyor. Yönetimler güçlü olursa teknik heyet de daha güçlü olur. Futbolun eleştirilmesine rağmen paranın büyümesi sponsorlara bağladır. Harcanan paralara göre daha iyi futbol oynanması gerek derseniz, size hak veririm. Biz oynadığımız futbolu yeterli görmüyoruz. Değişiklikler geçen yıllara göre daha az yapıldı. En kolay yol budur. Antrenör yılda bir kez görev alabilmeli. Görevine son verildiğinde de parası tamamen verilmeli. Böyle olursa işe daha ciddi bakılır.  

Soru: Almanlar yıldızları nasıl yetiştiriyor? Biz 70 milyon bunu başaramıyoruz.

Almanya bunu bir günde yapmadı. Türkiye’ye matbaa da geç geldi ama bu açığı kapatmak istiyoruz. Her şeyi yazıp çiziyoruz. Altyapıda antrenöre 500 lira verip diyoruz ki bana Messi gibi bir futbolcu hazırla. Böyle bir şey olabilir mi? Bir şeyler yapıyoruz ancak tam doğruyu yapamıyoruz. Almanya bunu tam yaptı. Buna rağmen bocaladılar. Yaratıcı oyuncular konusunda eksikliği var. Bu ekonomik sosyal yapıyla ilgili. Almanya’da 17 yaşında bir futbolcu vardı, yetenekli. Neden futbolu bıraktın diye sorduğumda motor kullanmak istediğini söyledi. Futbol biraz aç insan işi. Devşirme oyuncuyla işi çözmeye çalıştı Almanya. Onların da şu sıkıntısı oluyor. Sisteme uyum sağlayamıyorlar. Bizde yeterli oyuncu olmasına rağmen sistemde sıkıntı var. Trabzon için sıkıntı şu, futbola hobi olarak değil para olarak bakılıyor. Zaman ve emek verilmiyor. Şimdi oynarken hemen para kazanma peşinde oluyor futbolcu aileleri. Almanya uzun emekler verdi. Vazgeçmeden emek verdi. Bizde şöyle bakılıyor Trabzonspor şampiyon olsun gerisi beni ilgilendirmez. Böyle olmaz. Bir kişinin işi değil bu. Biz buna rağmen başarılıyız. Bizdeki antrenörün yaptığı mucize. Biz Barcelona gibi oynarız. Türk futbolcusunu aynı anlayışta yetiştirirseniz oynar. Almanya yaptığı yatırımın karşılığını aldı. Biz yatırım yapmadan almak istiyoruz. Barcelona’da 8 futbolcu alt yapısından. Biz de kendi altyapımızdan futbolcu çıkarmak istiyoruz. Galatasaray da çok yabancı transferi yaptı. Bu sadece Galatasaray’ın değil hepimizin suçu.

Soru: Beşiktaş Teknik Direktörü Bernd Schuster, “Türkiye’de 1960 model futbol oynanıyor” dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bernd Schuster’in puan kaybettiği maçtan sonra kullandığı bir ifade. Ben 1960’da 8 yaşındaydım. Hatırlamıyorum o dönem oynanan futbolu. O da farkındadır yaptığı yanlışın. Başarılıdır. İyi giderken kötü sonuçlar almaya başlayınca yaşadığı şokla doğru düşünemediğini düşünüyorum. Tabi ki takımın başarılı olmasını istiyordur. Schuster’in düşüncelerinin alınmasından yanayım. Kavgayla bir yere varamayız. Yeni düşünceleri birbirimize katarak ülke futbolunu kalkındırabiliriz.  

Soru: İçteki bütünlük şehirde de hakim. Son yıllarda bu yoktu inanç adına. Bu futbolcularınızı ne derece etkiliyor?

Ben ilk geldiğimde zorluklar vardı. O gün niye zordu: Futbolcu parasını almadığından şikayetçiydi, yönetici para bulamadığından, taraftar sonuç alınamadığından şikayetçiydi. Herkes şikayetçiydi ancak sorunu yine kendileri çözebilirdi. Bu yanlışları bir daha yapmayalım, kazanalım, kazandığımızı futbolcuya verelim, beklentiye uygun bir takım üretelim, tribüne gidip, formamızı alıp takıma destek olalım. Bunlardır doğrular. Hedefler büyük olmalı. Sıkıntı varken de böyle olmalı. Ekonomik, sosyal ve sportif olarak bana ne düşüyorsa yaparım. Futbolcu da yapmalı. O iyi olmalı. Etrafındakiler de iyi olmalı. Bunlar hep birbirine bağlantılı. Huzur var mı diye bakmak gerek. Gerçi huzur varken de kaşınmaya başlarız biz. Ancak inşallah haddimizi biliriz. Yapmak istediğimiz işlere zaman yetmiyor. Herkesin, eski ve yenilerin olabileceği, şehrin bütünleşebileceği bir ortam istiyorum. Buradaki huzur şehirde de olmalı. Turizm ve spor olsun istiyoruz. Bunu körüklemek gerek. Şehirdeki hava bize olumlu yansıyor. Tribündeki heyecan, coşku, hırs olumlu yansır. Barcelona’da da bu durum sahaya yansıdı. Sahadakilere yansımasıydı tribündeki atmosferin.

Soru: Keyif almaktan bahsettiniz hocam. Kasımpaşa maçında 7-0 iken skor frene bastık. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Bunu eleştirmeyelim. Barcelona da aynısını yapardı. Barcelona dalga geçmedi, pas yaptı. Fırsat bulunca gitti. Kendimi niye zorlayayım, skoru aldım, sakatlık olmasın. Ben durmaktan değil oynamaktan yanayım. Ama risk etmekten yana değilim. Futbol oynamaya evet, risk azaltmaya da evet. Futbolcu ne zaman ne yapacağını bilecek. Futbolcu bu kontrolü yapabilmeli. Türkiye’deki en büyük sorun bu. Futbolcunun kendini yönetme becerisi yeterli değil. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Oyuncuya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Futbolcu kendini yönetebilirse, sahada sorun olmaz. Barcelona gibi oynayabileceğimizi düşünüyorum.

Soru: Fatih Tekke hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Fatih başarılı bir oyuncu. Sakatlık gibi sıkıntıları oldu. Sorunlar yaşadı. Bu kendinden, hocadan kulüpten kaynaklanabilir. Şuan ki gelişmeler için çok şey yazılıp çiziliyor. Bununla ilgili ben de bir yorum yapıp buna katkı sağlamak istemem.


Toplam Okunma Sayısı : 1830

GülNet İnternet Hizmetleri, GülKom Mühendislik Bilgisayar Ltd.Şti.
Gazipaşa Mah. Cudi Bey Mektep Sok.Mahmut Reis Apt. No:7 Kat:2 Daire:4 Trabzon / TÜRKİYE
Tel: +90 462 326 61 42 - Fax: 0 (462) 326 99 59
E-mail: info@visittrabzon.com