Rehber :
   
Reklam ve Tabela
Yusuf Rizeli
Tamamını Göster...
   
    Kullanıcı Adı:   
    Parola:           
                       
18.10.2008
Dünya böyle kriz görmedi


    Hisarcıklıoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Senatosu tarafından kendisine verilen fahri doktora unvanını almak üzere geldiği KTÜ'de 'Türkiye Ekonomisi'nin Değerlendirilmesi' konulu bir de konuşma yaptı. Hisarcıklıoğlu'nun KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki konuşmasını aralarında Mekadonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Trabzon Valisi Nuri Okutan, AK Parti Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen ve öğrencilerin de bulunduğu çok sayıda kişi dinledi. 

  Konuşmasına kendisine ilk kez verilen fahri doktora unvanına teşekkür ederek başlayan Hisarcıklıoğlu, BM Genel Kurulu'nda yapılan oylama sonucunda Türkiye'nin 2009-2010 dönemleri için Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin de 70 milyon Türkiye'yi gururlandırdığını söyledi. 

  Lig lideri Trabzonspor'un bütün Türkiye'nin kalbinde yer ettiğini belirten Hisarcıklıoğlu, kentte Trabzonspor'un her zaman en önemli gündem olduğuna atıfta bulunarak şu uyarıda bulundu: 

  "Trabzonspor bu sene iyi gidiyor. İnşallah şampiyon olur. Ben Fenerbahçeliyim ama Trabzonspor'un şampiyon olmasını istiyorum. Ama Trabzon'da Perşembe gününe kadar oynanan maç, Perşembe'den sonra da oynanacak maç konuşuluyor. Keşke Trabzonspor'u düşündüğümüz, konuştuğumuzun yarısı kadar da ekonomiyi konuşabilseydik. O zaman Trabzon 81 vilayetin içinde yeni bir yıldız olarak ortaya çıkardı."

GENÇLERE BAŞARI HİKAYESİNİ ANLATTI 

Konferansı dinleyen üniversite gençliğine başarı hikayesini anlatan Hisarcıklıoğlu, bilgi çağında iyi bir eğitim almadan ve hedefleri olmadan kimsenin başarılı olamayacağını söyledi.
"Hayatımda 5 ana düstur elde ettim. Bunlara riayet ederek başarılı oldum" diyen Hisarcıklıoğlu, bu düsturları şu şekilde sıraladı: 

"Birincisi, 'işten artmaz, dişten artar' derler. Bu sözün yanlış olduğunu düşünürdüm. Ama iş hayatına girince gördüm ki gelirin ne kadar olursa olsun giderin daha fazla ise hepsi hikaye, hepsi boş. Gelir, giderden fazla olmalı. İkincisi, 'İşin hilesi dürüstlüktür' Hile kazanmak için yapılır, eğer uzun vadede kazanmak istiyorsanız dürüstlükten asla ayrılmayın. Üçüncü düstur, 'İşte idare olmaz' yöneticilikle, dostluğu birbirine karıştırmayın. Dostluğu işin bittiği andan itibaren başlatın. Mesai saatinin içinde ikisini birbirine karıştırmayın. Dördüncü düstur, 'Önce kontrol, sonra itimat.' İşinizi önce kontrol edin sonra çalışanınıza itimat edin. Son olarak da 'Hafızasına güvenen daima yanılır." Hafıza ile iş yapmayın. Söylediğinizi veya söyleneni muhakkak yazın. Bu 5 düstur sonrasında şuna da dikkat edin. Yapılan işin iyi olması yetmiyor, pazarlamasının da iyi olması lazım. Dünyanın en kaliteli malını en ucuza üretsen bile pazarlayamadıktan sonra bunun hiçbir hükmü yoktur."

"KÜRESEL KRİZ, TEHDİTLERLE FIRSATLARI BERABERİNDE GETİRDİ" 

Gençlere tavsiyelerinden sonra dünya ekonomisindeki değişim ve gelişmeleri anlatan Rifat Hisarcıklıoğlu, 1990'da 3 trilyon dolar olan dünya ticaretinin 2007 yılında 14 trilyon dolara ulaştığını kaydetti. Dünya ticaretinin hiçbir dönemde böylesine büyük bir büyüme yaşamadığına vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, aynı dönemde küresel ticaretteki yıllık ortalama büyümenin de yüzde 10'lar düzeyinde olduğunu dile getirdi. 

Dünya ekonomisindeki ana değişimleri sıralayan Rifat Hisarcıklıoğlu, "Atlantik yüzyılının yerini Pasifik yüzyılı alıyor. Gelişmiş ülkelerin dünya GSMH'sı içindeki payı yüzde 50'nin altına indi. Yani zengin ülkelerin dünya GSMH'sından aldığı pay yüzde 50'nin altına indi. Gelişmekte olan ülkelere büyük fırsat çıktı. Onlar bu pastadan yüzde 50 pay almaya başladı. Biz de o ligde oynuyoruz. Bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmek lazım. Ayrıca gelişmiş ülkelerin GSMH'sı 2007'de 1,4 dolar artarken, gelişmekte olan ülkelerin GSMH'sı 1,6 trilyon dolar artış gösterdi" dedi.

"DÜNYA BÖYLE BİR KRİZ GÖRMEDİ" 

Türkiye'nin dünya ihracatından aldığı payın son dönemlerde yapılan reformlarla arttığını ve yüzde 1 seviyesine geldiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de bütün bu gelişmeler yaşanırken dünyada şu ana kadar hiç kimsenin görmediği müthiş bir sarsıntının ortaya çıktığını söyledi. 

Dünyanın ilk defa küresel bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını ve hiç kimsenin ne olup bittiğini tam anlamıyla anlamadığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, sanal olarak tanımladığı krizin temel sebebinin ise açgözlülük olduğunu ileri sürdü. Dünya ekonomisinin 4'te birini teşkil eden ABD'de başlayan krizin gerçekte olmayan sanal bir zenginlikten kaynaklandığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, bu sanal zenginlik dünyasındaki aç gözlülüğün krizin gerçek sebebi olduğunu ifade etti. 

Küresel mali krizin Türkiye'ye etkilerini değerlendiren Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin güçlü ve zayıf yönlerini anlattı: 

"Bizim kendimizi etüt etmemiz, kuvvetli ve zayıf yönlerimizi bilmemiz gerekir. Krize Türk özel sektörünün dış borçlanmasının arttığı bir ortamda giriyoruz. Ama özel sektör bu borçlanmayı yapamasaydı Türkiye bu başarıyı da yakalayamazdı. Borçlandık yatırım yaptık, ürettik, ihraç ettik. Yüzde 49'luk büyüme Türkiye'deki kaynak ve sermaye yetersizlidktür' Hile kazanmak için yapğinden dolayı borçlanarak sağlandı. İkinci olarak da Avrupa ve ABD'den farklı olarak biz krizlere karşı tecrübeliyiz. Çünkü biz her 5 sene de bir ekonomik kriz yaşarız ve nasıl önlem alacağımız biliriz. Biz bugünkü krizi 2001'de yaşamıştık. ABD'de ve Avrupa'da alınmaya çalışılan tedbirler bizim 2001'de aldığımız tedbirlerin aynısı."

"CARİ AÇIĞIN FİNANSMANINI YAPMALIYIZ" 

Türkiye'de de ABD'dekine benzer olarak gelirden fazla harcama eğiliminin bulunduğuna ve cari açığın hızla arttığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"En riskli alanımız cari açıktır. Yani elimizdeki paradan daha fazla harcama eğilimi. Bu finansman, dış ticaret ve kamu maliyesi kanalından bizi üç şekilde etkileyecek. Finansman noktasında cari açığın finansmanı, mali ve reel sektörün finansmanı ile yurt içindeki kredi akışının yatırım ve ticarete etkisi. Dış ticaret noktasında ihracat pazarlarının daralması ve enerji-emtia faturasının azalması. Kamu maliyesi noktasında da vergi gelirlerinin azalması, faiz giderlerinin ise artması. İhracat pazarlarımız daraldı, çünkü dünya ekonomileri küçüldü. İhracatımızın yüzde 55'ini AB ülkelerine, yani dünyanın zengin pazarlarına yapıyorduk. Bu pazarlarda gelirdeki kayıp sebebiyle tüketimde de azalma olacak. Şimdi üretilen bu ürünü kime satacağız. İyi olan taraf ise enerji fiyatlarındaki düşüş var. Devletin de hızla düşen bu enerji ve emtia fiyatlarına ayak uydurması lazım. Petrolde düşüş yüzde 20 ama bizde pompa fiyatlarında, enerji fiyatlarında düşme sadece yüzde 5 oldu. Yüzde 15'i kamuda kaldı." 

Krizde kemendin 191 milyar dolar dış borcu bulunan özel sektörün boynunda olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, "Özel sektörün 191 milyar dolar yurt dışına borcu var. Yani kement bizim boynumuzda, Türk özel sektörünün boynunda. Borçlanmasak bu başarı hikayesi nasıl ortaya çıkacaktı? Borçlandık, yatırım yaptık, işsize iş verdik. Ama bu kadar yüksek borca karşılık sevindirici nokta borç ana para ve faiz vadesinin uzun vadeye yayılmış olmasıdır. 2009'da 47 milyar dolarlık ana para faiz ödememiz var. Cari açığa bakınca, burada bozulma var. Artmaya devam ediyor. Sistemi devam ettirmemiz için 47 milyar dolar para bulmamız lazım ki kriz olmasın. Yani cari açığın finansmanını yapamazsanız kriz olur" diye konuştu.

"CARİ AÇIĞIN SEBEBİ SANAYİLEŞME STRATEJİSİNİN OLMAYIŞI" 

Cari açığın yapısal bir sorun olduğunu ve temelinde de belli bir sanayileşme politikasının bulunmamasının yattığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Bu yapısal sorunun sebebi sanayileşme stratejisinin olmayışı. Kim ne üretirse üretsin denilmiş. Bilinçli olan hiçbir ülke bunu yapmamıştır. Türkiye'de un fabrikalarının kapasitesi ülkenin ihtiyacının üç misli üstünde. Bu neye sebep oldu. Her üç fabrikadan ikisi kapalı, biri çalışıyor. Bu özel sektörün kaynağını heba ettik. Onu doğru yere yönlendirebilseydik başka bir alandaki açığımız az olacaktı, ithalatımız az olacaktı. Ama hala aynı anlayış devam ediyor. Halbuki devlet burada yönlendirme yapmalı" dedi. 

Küresel kriz karşısında Türkiye'nin güçlü yönlerini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Üç tane de iyi noktamız var. Birisi mali disiplini korumamız. Burada riskimiz az. İkincisi bankacılık sistemimiz. Bizim bankacılık sistemi batıdaki ülkelere göre 2001'de başımıza gelen işten dolayı daha sağlam. Artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Üçüncüsü de mali sistemin gözetim ve denetimi bağımsız kuruluşlar vasıtasıyla yapılıyor" şeklinde konuştu.

"GÜÇLÜ EKONOMİ VE KALİTELİ DEMOKRASİ OLMAZSA OLMAZ" 

"Türkiye'nin olmazsa olmaz iki çıpası vardır. Bunlar güçlü bir ekonomi ve kaliteli demokrasidir" diyen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: 

"Türkiye bulunduğu coğrafyada güçlü olmak zorundadır. Güçlü olmak istiyorsak kaliteli bir demokrasi ve güçlü bir ekonomiye sahip olmalıyız. Güçlü bir ekonomi olmadan kaliteli bir demokrasiye, kaliteli bir demokrasi olmadan da güçlü bir ekonomiye sahip olamayız. Onun için ekonomiyi güçlendireceğiz, demokrasinin kalitesini artıracağız. Demokrasinin kalitesini artırmak için AB Uyum Yasaları çerçevesinde Meclis geçen dönem ferdi esas alan yasalar çıkardı. Bilgi edinme yasası çıktı. gidip kimlik numaranızı veriyorsunuz ve öğrenmek istediğiniz şeyi soruyorsunuz. Ama hangi babayiğit bu hesabı çıkıp da sorabilecek. Ankara'da bir bürokrat oturmuş başka bir daireye şunun hesabını ver diye yazmış. Cevap alamamış. Üçüncü yazmada adamın tayini Erzincan'a çıkmış. Biz sorsak 'Getir defterleri' diyorlar. Ben eskiden kayıt dışında sadece biz işadamları var sanırdım. Sonra baktım ki 'Hadi biz veremedik Türkiye'de hesabını veremeyecek kişi sayısı o kadar az ki. Şu sarı zarf geldiğinde 'Al benim defterim diyecek kaç kişi var korkmadan. Türkiye Cumhuriyeti'nde tapuda muamele yapmış bir kişi bunun hesabını verebilir mi? Veremez. Hesap veremeyen hesap sorabilir mi? Soramaz. O zaman da kaliteli demokrasi olmaz. Buna geçmek için hesabımızı vereceğiz, hesap soracağız. Bu da yapısal bir sorun. Bunun için mevzuat basit ve anlaşılabilir olmalı. Defteri 1'e göre tutsan 3'e göre, 3'ten tutsan 1'e göre ceza yiyorsun. O zaman da kimse defter tutmuyor. Böyle olunca da hesap soramıyoruz. Sonra bizim adımıza taşeron tutuyoruz hesap sor diye. Ama olmuyor. Her birey hesap sorabilmeli, bu da kayıtlı ekonomiden geçiyor."

"ANAYASA'YI UZLAŞARAK DEĞİŞTİRMELİYİZ" 

1980 Anayasası ve Siyasi Partiler Kanunu'nun da değiştirilmesi gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: 

"Bunları kavga ederek değil uzlaşarak değiştirmeliyiz. Bugünkü anayasa ile koşabilmemiz için mümkün değil. Bunu 70 milyonla uzlaşarak değiştirmeliyiz. Hedef süper ligse ayağımızdaki bu prangayı çözmemiz lazım. Artık 80'lerdeki zihniyet değişti. Bugün kalkınma özel sektör eliyle olacak. Elbette ki demokraside çözümün yeri TBMM'dir. Bunları yapabilirsek Türkiye'nin önünde müthiş fırsatlar var. Türkiye yükselen bir güç. Asya ile Avrupa arasındaki geniş bölgede küresel ekonomiye entegre olabilmiş en güçlü sanayi alt yapısına ve en gelişmiş özel sektöre sahip ülkedir. Bu coğrafyada güçlü ve zengin olmak zorundayız. Buna mahkumuz, bize yakışanı da budur. Atalarımız bunu nasıl yapmış? Benim en çok zoruma giden başkasından talimat almaktır ülke olarak. Hepimiz IMF'ye kızıyoruz ama ülkeyi ona mahkum ediyoruz. Kanuni Sultan Süleyman borç isteyen Kır dım hanına borç vermek istemeyen vezire 'Verelim, bugün borç alan yarın emir alır' diyor. Ülkeyi bundan kurtarmamız lazım. Bizim hedefimiz Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmak. Bunun için de Devletten özel sektör olarak tek bir şey istiyoruz. Özel sektör olarak oynadığım sahanın kalitesini rakibimizle eşdeğer hale getirsin." 

Rifat Hisarcıklıoğlu'na, konuşmasının ardından KTÜ Senatosu tarafından onur doktorası verildi. Hisarcıklıoğlu'na Rektör Özen cüppe giydirdi. 
Toplam Okunma Sayısı : 2347

GülNet İnternet Hizmetleri, GülKom Mühendislik Bilgisayar Ltd.Şti.
Gazipaşa Mah. Cudi Bey Mektep Sok.Mahmut Reis Apt. No:7 Kat:2 Daire:4 Trabzon / TÜRKİYE
Tel: +90 462 326 61 42 - Fax: 0 (462) 326 99 59
E-mail: info@visittrabzon.com